24 Kasım 2015 Salı

GELİNCİLİKLERLE KASIMPATILARIN DANSI – 10 KASIM’DAN 24 KASIM’A BİR YELPAZE – YENİDEN BAKIRKÖY BELEDİYE TİYATROSU VE MÜTHİŞ BİR PRODÜKSİYON “BEN O İSTANBUL’U ÇOK SEVDİM” VE USTALARIN USTASI ÖZEN YULA – TİYATRO BİR EĞLENCE DEĞİLDİR – MUMLAR VE YANSIMALARI - ANKARA’DAN PARİS’E TERÖRE KARŞIYIM – KEREM YILMAZER’E SAYGI ...

 

GELİNCİLİKLERLE KASIMPATILARIN DANSI – 10 KASIM’DAN 24 KASIM’A BİR YELPAZE – YENİDEN BAKIRKÖY BELEDİYE TİYATROSU VE MÜTHİŞ BİR PRODÜKSİYON “BEN O İSTANBUL’U ÇOK SEVDİM” VE USTALARIN USTASI ÖZEN YULA –  TİYATRO BİR EĞLENCE DEĞİLDİR – MUMLAR VE YANSIMALARI -  ANKARA’DAN PARİS’E TERÖRE KARŞIYIM – KEREM YILMAZER’E SAYGI ...
Not: Bu yazı esasında 10 Kasım 2015 tarihinde yazılmaya başlanmıştı tam yayınlanması için yönlendireceğim gün Paris Faciası ortaya çıkınca yollamak içimden gelmedi. Beklettim. Şimdi ise belki biraz uzun olacak, belki de bir çorba, belki de en güzel yazılarımdan birisi,  ama bütünlüğünü korumaya çalışacağım.

Yıl 1966... Kadıköy’de Moda’da Leylek Sokak’da bir köşk... Anaokulu ve İlkokulun ilk üç senesini okuduğum okulum Özel Örnek İlkokulu... Artık bu tarz okullar kalmadı ne yazık ki... Sevinç Atasagun Hanımefendi’nin sahibi ve okul müdürü olduğu bu okulda her seviyeden birer şube vardı.Güzel geleneklere bağlı olarak güzel insanlar yetiştiren bu okul hayatıma çok büyük değerler kattı tıpkı ilkokulun daha sonraki iki sınıfını okuduğum Berihan Erdem ve Rahmi Erdem çiftinin sahibi olduğu  Özel Kadıköy Lisesi İlkokul Kısımı gibi. Anılar beni rahat bırakın...
 
10 Kasım günü her çocuğun okula elinde en az bir adet ya da en fazla bir demet kasımpatı ile gelmesi gibi bir geleneğimiz vardı. Her alanda olduğu gibi o zamanın kasımpatıları bile farklıydı.Şimdi ki gibi ince ve naif değil kocaman kocaman kasımpatılar vardı. Ödev olduğu için değil Ata’mıza sevgimiz ve saygımızdan aşkla şevkle hazırlanırdık bu törene. Kadıköy’de Sabuncakis’den canım anneciğimle birlikte gider alırdık buket çiçeğimizi. Ben sarı kasımpatıları severdim anneciğim ise beyazları, tuttururdum anneciğime on üç tane alınacak altısı sarı yedisi beyaz olacak diye, oysa bir tane de götürmemiz yeterdi. Abartma geleneğim o yaşlarda başlamış demek ki olsun Atam için ne de olsa... Saat tam 08.30 dan itibaren tek tek her çocuk minicik ellerindeki çiçekleri Atatürk büstüne bırakırlardı...  Sarı kafa ufaklık elinde kocaman buketiyle Ata’sının önünde gözlerini dikmiş Ata’sının gözlerine... İşte belki de bu nedenle her Ankara’ya gidişinde ziyaret eder Ata’sını iki eli kanda da olsa.

Geçtiğimiz iki yıl Kampüs ve Okul Müdürü olarak görev yaptığım kurumda da çocukluğumun aynasını yansıttım ve bu çocukluğumun geleneğini devam ettirttim. Bu sene çalıştığım kurumda da bu geleneğin yaşadığını gördüm ve gurur duydum.  

Bugün 24 kasım 2015... Başta sevgili anneciğim olmak üzere eğitim dünyasında hayatta olmayan tüm öğretmenlerimizi saygı ile anarken, hayatta olanların ellerinden öpüyorum. Hepinizle aynı meslekte olmaktan gurur duyuyorum. Bana bugüne gelmemde destek olan, beni  bir oya gibi işleyen bir harf öğrenmemde katkısı olan herkesin kulu kölesi olayım...
Kasımpatılardan yavaş yavaş gelinciklerin naifliğine geçmek istiyorum. “Ben O Istanbul’u Çok Sevdim” oyunundan bahsediyorum. Gelincikler ne kadar naif ve asil ise bu oyun da o kadar naif ve asil. Oyunu izlediğiniz zaman “Gelincikler” ne anlama geliyor anlayacaksınız. Oyunu Türk Tiyatrosu’nun yüz akı Özen Yula yazmış ve yönetmiş, ama ne yönetmiş... Muhteşem kelimesi yetersiz kalıyor...  Şiddet gören kadınlar için Gelincik projesi başlatılmıştı bildiğiniz gibi. Bir yandan da kadın hareketinde Kardelen vs simgeleri var. Onlara gönderme mahiyetinde. Bütün gelincikler 3. Sahnede griye dönüşüyorlar. Ben gelinciklerin kendi güzellikleriyle yetinmek istiyorum ve kadınlarımızın en değerli varlıklarımız olduklarını tekrar etmek istiyorum...

Gelelim oyuncularımıza... Sizden özür dilemem gerek Sayın Zeyno Eracar sizin başarılarınızı daha önceden takip edemediğim için... Büyük bir yetenek, büyük bir oyunculuk, sahneye bir insan bu kadar mı yakışır ? Avuçlarım kızarana kadar sizi ayakta alkışlamak benim için büyük bir gurur. Bundan sonra sizi yakından takip edeceğim sizi bıktırana kadar. Yolunuz açık alkışınız bol olsun.

Nurhayat Atasoy’a gelince... Muhteşem, muhteşem, muhteşem... Başarılarınızın devamını dilerim.

Hüseyin Durak,İlkin Tüfekçi/Tuğba Yarbağ, M.Sercan Yener ekip olarak tek tek mükemmeller. Bu oyunu kimbilir kaç kez daha izleyeceğim. Ayçın Tar dekor tasarım’da mucizeler yaratmış. Bir gün gelip sahibi bulunduğum “Tiyatro Caniko” maddi durumlarını düzeltirse kendisinden bir dekor bile rica edebilirim. Sadık Kızılağaç yılların getirdiği deneyimin dinginliğini hissettiriyor. Yakup Çartık ise her zaman ki deneyiminin zirvesinde, kutlarım.


Esas konuma gelince; ben oyunu tam Ankara’da yaşanan facianın ertesi günü izledim. Bugüne kadar da bu yazıyı yazmak için çok bekledim nedeni de polemiklerden her zaman olduğu gibi uzak kalmak istememdir. Bu arada tabiatıyla ilgili tiyatroyu da polemiklerden uzak tutmak benim için çok önemli. Bu konu ile ilgili polemikleri bilerek takip etmedim. Paris faciası sonrasında da bu yazı ile bu konuyu anlatmak ihtiyacını hissettim. Yas süresinde tiyatro faaliyetleri olmalı mı olmamalı  mı ? Tiyatro bir eğlence midir değil midir ?  Binaya girdiğimizde fuayede kocaman bir masada fotoğrafını gördüğünüz mumlar vardı. Salona geçtiğimizde ise sahnenin bir yanında tek bir mum yanıyordu. Oyunun sonunda ise ilgili tiyatronun sahnedeki en deneyimli oyuncusu aşağıdaki metni okudu. Ve mum söndürüldü.  

 Hoş geldiniz. Öncelikle BBT olarak dün Ankara'da yaşanan, barışa karşı yaplan vahşeti kınıyoruz. Tiyatromuzu, perdemizi kapatmadık çünkü BBT, tiyatronun eğlence sektörünün bir parçası gibi gösteriliyor olmasını kabul etmez. Aksine ; ısrarla, bir algı, idrak ve yorum sanatı olduğunu savunur. Tiyatronun iyileştirici, birleştirici gücüne ve düşünsel yolculuğuna inanır. Hayat var oldukça tiyatro devam etmelidir. İşte en çok da bu yüzden,  hayatı durdurmak isteyenlere "dur" dememize destek olduğunuz için, beraber olabildiğiniz , beraber kalabildiğiniz , hayatı durdurmadığınız için iyi ki geldiniz. Barışı durdurmak isteyenlere inat geldiniz. /

Biz tiyatroda kaybettiklerimiz için mum yakarız çünkü pervaneler ışığa gider.  Bugün tüm  kayıplarımız için "bu mumu" yaktık. Oyun bitince, mum söner ve kayıplarımızın ruhları göğe yükselir. Fuayedeki mumlar sizler için. Söndürebilirsiniz.

 

 


 Bana gelince dışarı çıktım en büyük mumu da ben söndürdüm. Bakış açılarını ve görüşlerini samimi ve aydınlık bulmasam ilgili tiyatroyu desteklemem ve bu yazıyı da yazmam. Bu yazıdan sonra ne beni ne de ilgili tiyatroyu lütfen kimse sığ polemiklerin ve tartışmaların içine sokmaya çalışmasın. Bu yazı yazılmıştır ve bitmiştir. Bu böyle bilinsin ve kabul edilsin. Kendi tiyatromun da o gün oyunu olsaydı çıkar oynardım.

Dünyanın neresinde olursa olsun, Ankara olur Paris olur fark etmez teröre her zaman karşıyım. Bu arada 20 Kasım 2003 tarihinde kaybettiğimiz Kerem Yılmazer Ağabeyimi bir kez daha saygı ile anıyorum.Göksel Kortay Ablamızın her zaman yanında olduğumu da tekrarlamak istiyorum. Kerem Yılmazer Ağabeyin anısına saygıyla...  


Unutmayınız,

Biz tiyatroda kaybettiklerimiz için mum yakarız çünkü pervaneler ışığa gider. Oyun bitince, mum söner ve kayıplarımızın ruhları göğe yükselir...


“Sevgi-Saygı-Hoşgörü” felsefem sizlerle olsun.                                                                                                   “C’est La Vie !” yani “Hayat Bu !”

24 11 2015

Can Murat Yaşar Şengel

cansengel@hotmail.com                                                                                                              cansengel@gmail.com

 

 

       

29 Ekim 2015 Perşembe

ATAM SİZ RAHAT UYUYUN GENÇLERİNİZ SİZE LAYIK... YILLAR SONRA “SATICININ ÖLÜMÜ”... BİR BÜYÜK SANATÇI, BİR İSTANBUL BEYEFENDİSİ ARGUN KINAL’A VEDA... 29 10 2015...


ATAM SİZ RAHAT UYUYUN  GENÇLERİNİZ  SİZE LAYIK... YILLAR SONRA “SATICININ ÖLÜMÜ”... BİR BÜYÜK SANATÇI, BİR İSTANBUL BEYEFENDİSİ  ARGUN KINAL’A VEDA... 29 10 2015...

29 Ekim 2015. En büyük bayramımız kutlu olsun.


"Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz. Hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatkâr olamazsınız"                                                                                                                                            
"Bir millet sanattan ve sanatkârdan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur."  diyen Ulu Önderimiz, Ata’mız siz rahat uyuyunuz gençleriniz size layık...
 
Yıl yanılmıyorsam 1968, babamın görevi icabı bulunduğu Ankara’da şubat tatili süresince sevgili babacığım tiyatro aşığı oğlunu ruhunu beslesin diye, her gece bir tiyatro oyununa  götürüyor. Ankara Meydan Sahnesi, Orduevi’nin tam karşısı minik bir salon, ama unutulmaz oyunlar oynuyorlardı. Bunlardan bir tanesi de “Satıcının Ölümü” ve büyük usta Yıldırım Önal unutamayacağım bir tiyatro şöleniydi, çok küçüktüm ama sisli anılarım içinde hemen yerini almıştı.  14 Mayıs 1969 tarihli Milliyet Gazetesi Arşivi’nden bir alıntı kadro hakkında sizlere bilgi verebilir: “Oyunun ilginç yönlerinden biri de başarılı bir tedaviden sonra tekrar sahneye dönen ve muntazam bir sahne hayatı yaşayan Yıldırım Önal’ın oyunun başrolünde oynamasıdır. Güçlü bir kompozisyon yaratan Yıldırım Önal’dan başka diğer başrollerde  Mediha Köroğlu, Çetin Köroğlu, Uğur Erkır, Teoman Özer, Kenan Işık, Zihni Göktay oynamakta ve Ankara Meydan Sahnesinin bütün kadrosu oyunda rol alıyor.”

Oyunun bu versionundan bahsetmemin nedeni kendi anılarımdan da yola çıkmaktı. Bu yorumun dışında 1962 İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları, 1983 TRT’de TV filmi, 1989 yılında Ankara Devlet Tiyatrosu yorumları benim arşivimde yakalayabildiğim en fazla üzerinde durulanları.                       1962 İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları kadrosunda bakın kimler var: Avni Dilligil rejisi Samiye Hün, Avni Dilligil,Erhan Dilligil, Ekrem Birerdinç, Tolga Aşkıner, Neş’e Tandoğan, Zihni Rona, Muhip Arcıman, Doğan Sevsevil, Ali Yürük, Hale Rakunt, Oral Yenci, Leyla Altın ve Gülen Kıpçak. 1983 TRT’de TV filmi kadrosunda bakın kimler var: Asuman Korad, Gülcan As, Serhat Nalbantoğlu, Adsız Karaduman, Ertan Savaşçı, Alp Öyken, Ferdi Merter, Hidayet Taş ve Can Öztopçu.  1989 yılında Ankara Devlet Tiyatrosu kadrosunda bakın kimler var: Asuman Korad rejisi  Gülsen Tunççekiç, Ergun Uçucu, Cemil Özbayer, Zafer Kayaokay, Bilal Gürdere, Nesrin Süsoy, Erhan Gökgücü, Turgut Okutman, Mehmet Gökçer, Serpil Çağıran, Cahit Çağıranve Nilgün Tan.


Gelelim günümüze... Dün akşam Kozzy Gazanfer Özcan Sahnesi’ne ilk kez gittim. Bu şirin ve güzel alışveriş merkezinde güzel ve rahat bir salonda bir tiyatro şöleni yaşadım. Ankara Devlet Tiyatrosu “Satıcının Ölümü” oyunuyla İstanbul’umuza konuk gelmişlerdi. Bu arada İstanbul Devlet Tiyatrosu Caddebostan ve Kozyatağı’nda sahnelerini kullanmaya başlamakla Kadıköy’üme büyük bir hediye sunuyorlar. Sayın Zafer Kayaokay ve ekibine birinci teşekkürüm bu konuda. Sayın Zafer Kayaokay’a ikinci teşekkürüm bu oyunu İstanbul’a getirmiş olması nedeniyle, ama umarız bir kez daha gelirler de bilet bulunmaması nedeniyle izleyemeyenlere bir fırsat verirler. Bütün versiyonlarda kullanılan Orhan Burian çevirisi her zaman güncelliğini korumakta.  Sayın Zafer Kayaokay’a üçüncü teşekkürüm bu oyunun rejisörlüğü ile ilgili. Tek kelime ile muhteşemdi. Savaş Çevirel’in aşırı sadelikte ve aşırı işlevsel olan dekor tasarımı  ile tam anlamıyla oyunun orjinal metinine bağlı kalınmış, kutluyorum. İmkanların genişliğine rağmen en ufak bir abartıya girmemişler kendileri. Sevgi Türkay kostüm tasarımıyla tam anlamıyla mükemmel. Çetin Atay Dekor ve Kostüm ile bağlantıyı o kadar güzel kurmuş ki tamamen matematiksel. Can Atilla’nın müziği ile bir ara kendimden geçtiğimi sandım. Hepsini pırıl pırıl alınlarından öperim. Oyun Asuman Korad’ın Anısına sergilenmekte. Bu oyunu hem oynamış hem de yönetmiş olan ustayı saygı ile anıyorum. 


Oyunculara gelince;  Can Öztopçu ve Şahap Sayılgan’ı izlemek yıllanmış bir şarabı içmek gibiydi. Ne kadar özlemişim bu iki ustayı izlemeyi. İyi ki varlar ve iyi ki bizler onları izleyebiliyoruz... Buğra Koçtepe, Kutay Sungar ikilisine hayran kaldım. Oyun tekstinin en ufak bir kıvrımını bile atlamadılar. Onların gözlerinden yaş akmaya başladığında ben de onlarla birlikte gözyaşlarıma boğulmuştum. Ben, Eren Oray’a hayran kaldım, bundan sonra kendisini çok yakından takip edeceğim. Gülçin Yaşaroğlu tek kelimeyle mükemmeldi. Dinginliği, oyunu harf harf ve hece hece yorumlaması, sahne hakimiyeti ile harikulade. Serap Kunak sahneye çok yakışıyor. Ve gelelim en özel kişiye; Sayın Erdal Küçükkömürcü, emeğinize yüreğinize sağlık... Akıttığınız her damla ter için hakkınızı helal ediniz... Sizin gözünüzden yaşlar akmaya başladığında ben ışığınız ve virtüoziteniz karşısında koltuğumda küçülüp katıla katıla ağlıyordum... Oyun çıkışında tanışmak fırsatını verdiğiniz için şükranlarımla. Mütevazılığınız, kibarlığınız karşısında saygı ile eğiliyorum. “Anket Defteri” kitabım için röportaj teklifimi kabul ettiğiniz için de bir kez daha şükranlarımı sunarım. Bizim jenerasyonun Türkiye’min en büyük yeteneklerinden birisi karşısında çok heyecanlandım konuşurken.



Ne yazık ki bu oyun en az yirmi kez İstanbul’da oynanmak mecburiyeti olduğu için Rotary Ödülleri için değerlendirme dışı. Tekrar tekrar hepinizi kutluyorum, alnınızda ışığı hisseden büyük yeteneklersiniz...
 
Geçen yazımda “Yaprak Dökümü” hakkında yazmıştım. Hepsi içinde benim için en farklı kişi Argun Kınal Ağabeyimdi. En güzel günümde, en kötü günümde hep desteğini hissettiğim bir ağabeyimdi. Kendisi hakkında internet ortamında yazdığım yazıyı aktarıyorum.
“Bir İstanbul Beyefendisi, Örnek Sanatçı, Örnek Dost, Örnek İnsan, Pırlanta Ağabeyimiz Sizi Çok Özleyeceğim.
"Ömrümün sonbaharında, günlerim pastelleşirken, bu ödül renklendirecek." demiştiniz "2013-2014 Rotary Onur Ödülü'"nüzü alırken.
İsminizi hep yaşatmak için söz veriyorum... Argun Kınal Ağabeyim.... Gülsün Siren Üstadımız'ı hiç yalnız bırakmamaya çalışacağız...”


“Cyrano” oyununun ilk gecesinde oyun sonunda Erhan Yazıcıoğlu Beyefendinin jesti muhteşemdi.  Argun Kınal Ağabeyimin büyük bir fotografı ile sahneye çıkması nasıl bir incelik! Aynı şekilde Tomris İncer’in fotografı ile sevgili Yiğit Sertdemir selama çıktı. Sevgili Yiğit Sertdemir için teatral hayatının bana göre en zor gecesiydi. Kimse fark etmedi ama en ön sırada olduğum için gözlemledim. Gelenekler gereği ilk gece oyuna emeği geçenler sahneye davet edilirken sevgili Yiğit Sertdemir dikkat etmeyen kimsenin göremeyeceği bir açıda kendini yüreğinin akışına bıraktı. O an yaşadığı gel gitleri oturduğum koltukta hissettim. Sevgili Yiğit Sertdemir ve Eraslan Sağlam’a bir kez daha sabır dilerim.


Bir büyük usta Çetin Altan üstadımız için torunu sevgili öğrencim Sanem Altan kızıma ve Sevgili anneciğimin can dostu, kardeşi gibi gördüğü Üstadımızın kız kardeşi Doktor Gülderen Alpagut ve ailesine de sabır diliyorum. 


En büyük bayramımızı bir kez daha kutluyorum.

29 10 2015

Can Murat Yaşar Şengel

cansengel@hotmail.com                                                                                                              cansengel@gmail.com

 

25 Ekim 2015 Pazar

SEZON AÇILIŞI - 13 EKİM 1950 ESKİŞEHİR LAPA LAPA KAR YAĞIYOR - İNSANLARA DOKUNMAK CANIM HOCAM BEDİİ ZİVER – BAKIRKÖY’DE BİR PRENS ,BİR DON QUICHOTTE, BİR OĞUL, BİR KARDEŞ, ALİCAN YÜCESOY – YAPRAK DÖKÜMÜ...


Sezonu seyirci olarak 02 Ekim 2015 tarihinde açtım. Bakırköy Belediye Tiyatroları’nın müthiş bir prodüksiyonu olan “Yanlışlıklar Komedyası” ile rüya gibi bir açılış yaptım. “Rotary Tiyatro Ödülleri” Jüri Başkanı ve Genel Koordinatörü olarak bu sezon Bakırköy Belediye Tiyatroları’nı da ödenekli tiyatrolara verilen ödüllerimize dahil etmekten onur duymaktayım. Bugüne kadar neden beklediğimizi de açıklamak isterim. Bizler Rotary Jüri Üyeleri olarak biletlerimizi kendimiz alıp oyunları izlemek isteriz. Genelde davetiye kabul etmeyiz. Biletlerin çıktığı ilk gün bilgisayarımızın başına oturur ve biletlerimizi satın almaya çalışırız ve tüm oyunları da en az üç kez seyrederiz. Bu sezon Bakırköy Belediye Tiyatroları değerli seyircilerine internet ortamından bilet satın almak olanağını yarattılar. Bu nedenle bu güzide tiyatromuzu hemen değerlendirme kapsamına aldık.

Genelde sezonun ilk yazısı olarak 13 Ekim  tarihini beklerim. Bu tarihin hayatımdaki önemini birazdan anlayacaksınız. Çeşitli ortamlarda bu tarihte bir yazı yazarım ve bu yazıyı sanatsal yazımın içine de monte ederim. Genelde her sene büyük bir hevesle yazmaya başlarım ama sene sonunda genel yazı toplamında arzu ettiğim sayıya ulaşamam. Bu sene çok hırslıyım ve her haftaya bir yazı yazmaya çalışacağım.  Bu sene kitap çalışmalarım, çevirilerim, röportajlarımla bomba gibi enerjik geliyorum. Ustalarım Nisa Serezli ve Tolga Aşkıner’in teatral biyografilerini yazdığım “Hişt, Nisa Seninki Geliyor!” büyük bir hızla ilerliyor. Çok zevkli ve detaylı bir çalışma oluyor...  Bilenler bilirler, yirmi yedi tane de tiyatro çevirim vardır. Geçmişte yaşadığım bir haksızlıktan ötürü kendi tiyatromun dışında oynanmaması konusunda bir karar almıştım. Bu da benim doğru bildiğim. Genelde çevireceğim oyunları Avant Scene ve Samuel French kataloglarından seçer ve getirtir sonra da çeviririm. Fransa’dan iki genç yazarın beş eserini okudum ki muhteşem. Çevirilere de başladım... Bu arada “Anket Defteri” isimli röportaj kitabımı da yazmaya devam ediyorum. Şu ana kadar yapılan  röportajları daha önce hiç yazmadan sadece kitapta okuyucu ile buluşturmayı planlamıştım ama belki her röportajın bir bölümü yayınlanabilir... Türkiye’nin en uzun soluklu amatör tiyatrosu olan bu sezon 24. Yaşını kutlayacağımız Tiyatro Caniko’ma gelince bizi sürprizlerimizle izlemeye devam ediniz...        

Gelelim 13 Ekim 2015 yazıma; Internet ortamında yazdığım yazı aşağıdaki gibidir:

 
"Tarih:13 Ekim 1950
Yer : Eskişehir Orduevi
Dışarıda lapa lapa kar yağıyor. Düğüne davetliler gelmekteler. İkram o günün şartlarında pasta ve limonata. Öğretmen Suhandan Süheyla ve Kıdemli Üsteğmen Mehmet Sıtkı’nın Düğün Töreni.
Şu anda yaşasalardı bu akşam altmış beşinci yıldönümlerini kutlayabilirdik. Ben onlar yanımdaymış gibi her sene bu günü kutlarım tabii ki pasta ve limonata ile.
Sevgili anneciğim ve babacığım, ...
Bugünü ben de bir milat olarak kabul ediyorum. Hayatımda bugünden itibaren yeni bir sahife açıyorum kendime her şeyden fazla önem vermeye başlayarak… Belki biraz geç bir karar olsa da…
Belki kalabalıklar içindeyim, belki de bitip tükenmeyen yalnızlıklar… Belki iyi niyetimden ve dürüstlüğümden ötürü olumluluklar içindeyim, belki de olumsuzluklar… Belki saflığımdan ve temizliğimden ötürü bembeyaz bir dünyanın içindeyim, belki de karanlıklar… Belki yarından itibaren herkese çok yakınlardayım, belki de çok uzaklar... Belki geleceğe yönelik büyük umutlar içindeyim, belki de büyük umutsuzluklar…


Ne güzel yazmış Çiğdem Talu “Herkes bir şey aldı götürdü benden… Kimi umutlarımı, kimi hayallerimi, kimi en güzel duygularımı…”
“Sevgi-Saygı-Hoşgörü” ”C’est La Vie !”
Can Murat Yaşar Şengel”

Bu yaz tatilimi özel hayatımda ne yazık ki çok olumsuz geçirdim. Bu olumsuzluklar içinde çok güzellikler  de yaşadım insanlara dokunduğumu da hissettim. Bu terimi çok özenle seçtim. Çok düşündüm nasıl bir terim kullanabilirim diye. “İnsan Biriktirmek” ve “İnsanlara Dokunmak” terimleri arasında kaldım. Karakterime uygun olanın “İnsanlara Dokunmak”olduğu kararına vardım. Hiç ummadığım kişilere dokunduğumu anladım, dokunduğumu sandığım bazı kişilerin ise hayatımdaki yerlerini  yeniden gözden geçirmem gerektiğini düşündüm.

“İnsanlara Dokunmak” konusunda bir usta ne yazık ki aramızdan ayrıldı... Hocam, Yol Göstericim, Ustam, Üstadım,Duayenim Boğaziçi Üniversitesi’nin pırlantası Bedii Ziver her zaman kalbimde yaşayacak. “Çok Özel Bir Yaşama Do Minör Bir Dokunuş” isimli kendi hayatımı anlattığım oyunumun 20 ve 21. Sahifelerinden bir bölümü aktarmak istiyorum.

“Bu arada, Bedii Ziver Hocamla, başımdan geçen bir olayı anlatmadan geçemeyeceğim. Kendisi de benim gibi bir tiyatro hastasıydı, seyirci olarak tabii. Çoğu kereler, değişik tiyatrolarda kendisi ve   saygıdeğer ailesi ile karşılaşıyordum. Üçüncü sınıftaydım, yanlış hatırlamıyorsam. Rehberlik ve özel dersler derken kendi derslerim biraz düşmüştü. Tiyatroya olan sevgimi de biliyor ya Pazartesi günü olacak sınavı için Cuma günü derste “Bak, bu hafta sonu otur, derslerini çalış sana yakışmıyor.” dedi. Ben de, “Tabii Hocam.” dedim. Dedim de... O akşam en ön sıraya Nisa Serezli-Tolga Aşkıner Tiyatrosu’na davetiyem var. Annem, Gülsüm Ablam ve Hikmet Ağabeyimle beraber gideceğiz. Ben, elimde çiçeğim, çikolatam ve baklavam sevgili Nisa ve Tolga’yı görmek üzere kulise girdim. Annemler fuayede, Taksim Venüs Sahnesi, “Adem ile Havva” oyunu. Tam fuayeye döndüm, annem ve benim yüzüm kapıya dönük, bir de ne göreyim kapıdan Bedii Ziver Hocamız, Sayın eşleri ve iki çocuğu içeri girmezler mi. Ben bu sırada mahçup olmamak için görünmemek düşüncesiyle annemi ve kendimi bir manevrayla döndürmeye çalıştım. Annem tabiatıyla yutmadı, cin gibi kadın. Yolda, arabada da bu konuşmayı anlatıp, istermisin tiyatroda karşılaşalım demiştim.(Abdala malum olur).  Annem, “Kimi gördün ?” diye sordu. Ben de Bedii Ziver Hoca ve ailesi diye cevap verdim. Annem ise “Haydi bakalım Can Bey, bizi tanıştıracaksınız.” dedi. Ben mahçup bir biçimde her iki grubu tanıştırdım. Bedii Hocamın söylediği cümle her zaman kulaklarımda çınlar:                                                                                                  “Nash ile uslanmayanı etmeli tekdir                                                                                                         Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.” 

Aynı gün tarihimizden önemli bir büyüğümün de cenaze töreni vardı. Her iki törene  de katılmaya çalıştım. Yukarıda kullandığım “İnsanlara Dokunmak” terimi Bedii Ziver Hoca’mıza ne kadar çok yakıştı anlatamam. Kilise ve bahçesi doldu taştı, gözümüzde yaşlar son görevimizde ustamızın yanında. Bir tiyatrocu dostumla karşılaştım törende.  Kendisine hocamızı nereden tanıdığını sorduğumda; “O bizim de hocamızdı.” cevabını aldım. Şaşkın bakışlarım karşısında: “O bizim hayat öğretmenimizdi.” cevabını verdi. Ne güzel bir terim daha: “Hayat Öğretmeni” . Düşününce ne kadar  güzel bir tanımlama... Bedii Ziver öğretmenim iyi ki sizi tanıdım, iyi ki benim de “Hayat Öğretmeni”m oldunuz. Her zaman kalbimde yaşayacaksınız...


Baştaki konumuza geri dönelim. Bakırköy Belediyesi Tiyatroları’ndan internet ortamında ilk bilet alanlardan birisi oldum. Elde olmayan nedenlerle teknik bir hata oluştu. Bu konuda telefon görüşmesi sonucunda  gerekli düzeltme için gişeye başvurmam istendi. Gişeye gittiğimde ilgili kişi biraz beklemem gerektiğini bildirdi. Üç dakika sonra pırıl pırıl bir delikanlı yanıma geldi kendisini tanıttı. Alican Yücesoy-Genel Sanat Yönetmeni. Kendisi yaşadığım teknik problem ile ilgilenmesi ve çözümlemesi dışında tüm içtenliği ile beni çaya davet ettiler. Ben Jüri Üyeleri olarak hep beraber yeni görevini de kutlamaya geleceğimizi söyleyerek teşekkür ettim. Türkiyem için çok önem verdiğim genç jenerasyonun bir çeşit Don Quichotte’u benim için sevgili Alican Yücesoy. Kendisi ile konuşurken Türkiye’nin en demokratik tiyatrosunun başında olmasının gururunu hissettim gözlerindeki pırıltılardan. Bu genç adamı kendi gençliğimdeki gözü karalığım ile mukayese ettim. Benim imkanlarım daha şahsi idi ama tiyatroya olan aşkı ağzından çıkan her hece her harf ile belli olmakta. Erken gittiğim için bahçedeki cafe’de kendisini izledim;  insanlarla olan sıcak ilişkisi, mütevazılığı, beyefendiliği ilk göze çarpanlar.  Can Murat Yaşar Şengel Ağabey’i için de bir oğul, bir kardeş. İki elim kanda da olsa ne zaman  bir isteği olsa desteği esirgenmeyecek bir kişilik Alican Yücesoy. Kendi geçmişimi düşündüğümde tiyatro ile ilgili olarak bugüne kadar yaptığım çılgınlıkları imkanlarım olsa hiç düşünmeden tekrar yaparım, tüm maddi kayıplara, manevi kazançlara, kişisel hırs ve kıskançlıkların engellerine rağmen. Aynı ışığı kendisinde de gördüm. Umarım kimse onu incitmez zira tiyatro dünyası için muhafaza edilmesi gereken çok değerli bir mücevher kendisi. Tanıştığımızın ertesi haftası Argun Kınal Ağabeyim için gittiğim taziye ziyaretinde konu açılınca genç bir tiyatrocu dostumla aynı cümleyi söyledik Alican Yücesoy için “Bu toplum için çok fazla!” . Yolu açık olsun...    

Bu yazı 13 Ekim 2015 tarihinde yazıldı. “Yaprak Dökümü” durmak bilmediği için içimden yayınlamak gelmedi. Tomris İncer, Argun Kınal Ağabey’im, Levent Kırca, Nurhan Karadağ,  Yılmaz Köksal, Çetin Altan... Anılarına Saygıyla...

“Sevgi-Saygı-Hoşgörü” felsefem sizlerle olsun.                                                                                                                                                                 “C’est La Vie!” yani “Hayat Bu !”

23 10 2015

Can Murat Yaşar Şengel

cansengel@hotmail.com                                                                                                              cansengel@gmail.com

 


15 Nisan 2015 Çarşamba

GENERAL MEHMET SITKI ŞENGEL( 1924-1980 ) ÖZEL ÖDÜLLERİ 2015


GENERAL MEHMET SITKI ŞENGEL( 1924-1980 )  ÖZEL ÖDÜLLERİ 2015

 “TAKSİM-BEBEK ROTARY KULÜBÜ VE ROTARY CLUB ISTANBUL-PERA 2014-2015 YILI ROTARY TİYATRO ÖDÜLLERİ” dışında bu yıldan başlamak üzere “GENERAL MEHMET SITKI ŞENGEL ÖZEL ÖDÜLÜ” adı altında yeni bir ödül de eklendi ödül dağarcığımıza...

Organizasyon Koordinatörü ve Jüri Başkanı Can Murat Yaşar Şengel tarafından General Mehmet Sıtkı Şengel adına konulan bu özel ödülün de gelenekselleşmesi, kuşkusuz en büyük arzumuz. Ödül  Şartnamesi gereği, sezon içinde ödül vermek hakkına sahip olamadığımız ustalara yeni bir açılım sağlaması amacıyla ortaya çıkmış bir ödül bu.

Ödüllerimizden ilki Jüri Üyesi dostlarımızdan Pınar Çekirge ve Yavuz Pak’a gidiyor. Jüri üyesi olarak bulunmasalardı “Paralel Sorgu / Tiyatroya Adanmış Hayatlar ” adlı kitap ve dizi söyleşileriyle zaten bu ödülü alacaklardı.2014-2015 sezonunun Türk Tiyatrosu adına en önemli yazılı eserlerden birine imza atmış bu ikiliyi gönülden tebrik ediyorum.

İkinci ödülümüz ise Ödül Şartnamesi gereği en fazla üçüncü sezonunu oynayan bir oyunun sanatçılarına ödül verdiğimiz için ( ki bu madde gereği; Örneğin bu sezon başlayan bir oyunda ödül alamayan bir sanatçı dostumuz önümüzdeki iki sezon içinde ödül alabilecektir) ve rol aldığı " İstanbul Efendisi" ve "Şark Dişçisi" adlı müzikaller üç sezonu aştığı için çok değerli bir sanatçımızı bu ödüle layık gördük. Yıllarca Türk Tiyatrosu’na özverili katkılarından ötürü Sayın Tuğrul Arsever’i tüm içtenliğimle kutluyorum.

 

Can Murat Yaşar Şengel

“TAKSİM-BEBEK ROTARY KULÜBÜ VE ROTARY CLUB ISTANBUL-PERA 2014-2015 ROTARY YILIN TİYATRO ÖDÜLLERİ”
Jüri Başkanı ve Genel Koordinatör       

 

31 Mart 2015 Salı

TAKSİM-BEBEK ROTARY KULÜBÜ VE ROTARY CLUB ISTANBUL-PERA III.SEVGİ-SAYGI HOŞGÖRÜ TİYATRO ŞENLİĞİ “2014-2015 ROTARY TİYATRO ÖDÜLLERİ” BASIN BÜLTENİ (ÇOCUK TİYATROLARI KATEGORİSİ DAHİL)

ÇOCUK TİYATROSU KATEGORİSİ DEĞERLENDİRMELER DE TAMAMLANDI. İŞTE SONUÇLARIMIZ :
TAKSİM-BEBEK ROTARY KULÜBÜ VE ROTARY CLUB ISTANBUL-PERA III.SEVGİ-SAYGI HOŞGÖRÜ TİYATRO ŞENLİĞİ “2014-2015 ROTARY TİYATRO ÖDÜLLERİ” BASIN BÜLTENİ

08 Ekim 2014 Çarşamba akşamı başlamıştı bizim için herşey… zor bir süreçti bu , kılı kırk değil, kılı bin yaracak, detaylara inecek, aramızda kimi kez kolayca uzlaşacak, kimi zaman bir birimize kırılmasak da birkaç gün soğuk davranacak, gözgöze gelmemeye çalışacaktık. Bir oyundan diğerine nefes nefese devam edecek bir yolculuktu bu… ve ne bir dakika için çook erken, ne o tek dakika için çoook geç kalmaya hakkımız yoktu.

TAKSİM-BEBEK ROTARY KULÜBÜ VE ROTARY CLUB ISTANBUL-PERA III.SEVGİ-SAYGI HOŞGÖRÜ TİYATRO ŞENLİĞİ “2014-2015 ROTARY TİYATRO ÖDÜLLERİ bu sene de geleneğini sürdürecek İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir ve İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda sergilenen oyunları değerlendirmeye alacaktı. 2014-2015'İn en iyilerini belirlemek zordu elbette... kanın terle, terin sevgi, umut ve bitmek bilmeyen uğraşlarla alaşımlandığı bir sanatın ustaları vardı karşımızda... sahnede, sahne gerisinde yaşanan tüm o telaşlar vardı. Umutlar vardı. Toplumla sahne arasında kurulan o benzersiz organik bağ vardı. Ve hepsinden öte tiyatronun o tılsımlı gücü vardı.
İzlediğimiz her oyun, bir başka dünyaya taşıdı bizi...12 öfkeli adam ın öfkesiyle ürperdik, pas yürümüş metaller arasında çürüyen temeli fark ettik… çürüyen sadece temel miydi, yoksa güzel duygular mı ? Sırça hayvan bibloları tuzla buz olmuştu… avucumuzda ince cam kırıkları… dahası bir yüzyılı geride bırakmıştık… o yüzyıllık tiyatronun son yarım yüzyılına izleyici koltuğunda eşlik etmişliğimiz vardı...

Üçüncü yılımızda artık gelenekselleşmeye başlamış olan ödüllerimizde geçmişin yelpazesine baktığımızda bir demet mimoza misali ne güzel isimlerle buluşmuşuz;

2012-2013 Ödül Listesi’ne baktığımızda

ONUR ÖDÜLLERİ
Nedret Güvenç
Göksel Kortay
Toron Karacaoğlu

YILIN TİYATRO SANATÇILARI
Vildan Gürelman
Ayşe Kökçü
Oya Palay

Ödülleriyle Türk Tiyatrosu Ödülleri’ne yeni bir gündoğumu getirsin istedik. Pırıl pırıl baharın esintisi yüzümüzü yalayıp geçerken…

Daha sonra bir yıl geçti, sayıca ve kategorisel olarak büyümeye başladı ödüllerimiz. Bir demet mimoza büyük bir vazo mimozaya dönüştü vazo içinde gelincikler de eklenerek renk cümbüşü oluşmaya başladı…

2013-2014 Ödül Listesi’ne baktığımızda

ONUR ÖDÜLLERİ
Jeyan Mahfi AYRAL
Turgut ARSEVEN
Yalçın BORATAP
Metin ÇOBAN
Zihni GÖKTAY
Argun KINAL
Alev ORALOĞLU
Serpil TAMUR
Işık YENERSU

YILIN KADIN SANATÇILARI
Elçin ATAMGÜÇ
Yeliz GERÇEK
Aslı İÇÖZÜ
Aslıhan KANDEMİR
Selma KUTLUĞ
Mahperi MERTOĞLU
Defne YALNIZ

YILIN ERKEK SANATÇILARI
Murat COŞKUNER
Nevzat ÇANKARA
Bahtiyar ENGİN
Hakan GÜNER
Ertuğrul POSTOĞLU
Aziz SARVAN
Aydın ŞENTÜRK
Cengiz TANGÖR

YILIN TİYATRO OYUNU YAZARLARI
Gülsün SİREN KINAL
Özen YULA

TİYATRO BELGESELİ
Hülya KARAKAŞ

TİYATRO SANATINA KATKILARINDAN DOLAYI TİYATRO ELEŞTİRMENLERİ
Hayati ASILYAZICI
Hami ÇAĞDAŞ
Yaşar İLKSAVAŞ

Şimdi, bir yıl daha geçti… Sayıca ve kategorisel olarak daha da büyümeye başladı ödüllerimiz. Örnek olarak “Çocuk Tiyatrosu Ödülleri” kategorisi eklendi… Ödül konusunda eksik olan bu alan umarız kaliteyi en üst seviyeye çıkarmaya ön ayak olur… Büyük bir vazo mimozaya dönüşen ve vazo içinde gelinciklerle renk cümbüşü oluşturan ortama, vazo vazo ve renk renk laleler ve sümbüller eklendi… Buram buram bahar kokusu içimize işledi…
Ve şimdi son toplantının sonuçlarını açıklama zamanı… 2014-2015’ in en iyilerini saptarken bir şeyi ayrımsadık en iyinin en iyisini bulmak zordu… bir oylama daha yaptık… ve aşağıda yer alan isimler böylece saptanmış oldu..

2500 yıl öncesinden gelen o güzelim ses... Dionisos'un sesi mi yoksa... alkışlara karışan o güzel ses… perdenin bir kez daha hızla açılışı… işte herkes ayakta... onları alkışlıyoruz… yüreğimizle, beynimizle, tüm yaşanmışlıklarımızla… onların gözbebeklerinde kendimizi görüyoruz... tanımı güç bir mutluluk bu… onur… ve işte o isimler…

2014-2015 ROTARY TİYATRO ÖDÜLLERİ

ONUR ÖDÜLLERİ
ÜSTÜN AKMEN
NERGİS ÇORAKCI BAŞAK
İBRAHİM GÜNDOĞAN
NİLGÜN GÜRKAN
ENGİN GÜRMEN
ORHAN HIZLI
CENGİZ ÖZEK
FUNDA POSTACI
CANDAN SABUNCU
OSMAN ŞENGEZER
FİKRET TERZİ
CELİLE TOYON
ENGİN ULUDAĞ
ALİYE UZUNATAĞAN
ERHAN YAZICIOĞLU

YILIN YÖNETMENLERİ
MELAHAT ABBASOVA
ARİF AKKAYA
ENGİN ALKAN
YILDIRIM FİKRET URAĞ

YILIN KADIN SANATÇILARI
SEVİL AKI – SIRÇA HAYVAN KOLEKSİYONU
İREM ARSLAN AYDIN – KISASA KISAS
ZEYNEP ERKEKLİ – CİMRİ
EBRU AYTÜRK EVREN –SEVGİLİ HAYAT
YEŞİM GÜL – SEVGİLİ HAYAT
EZGİM KILINÇ –SHAKESPEARE
YEŞİM KOÇAK – ÇÜRÜK TEMEL ve VAKTİ GELDİ
DERYA KURTULUŞ OKTAR – CİBALİ KARAKOLU
MAHPERİ MERTOĞLU – KOMŞUM HİTLER
ASLI ÖNGÖREN - KERBELA
OYA PALAY – ÇÜRÜK TEMEL
AYŞEN SEZEREL – ÖLÜ ORDUNUN GENERALİ
AYŞECAN TATARİ –SIRÇA HAYVAN KOLEKSİYONU

YILIN ERKEK SANATÇILARI
ALİ GÖKMEN ALTUĞ – ON İKİ ÖFKELİ ADAM
ARDA AYDIN – BİR YAZ GECESİ RÜYASI- ÖLÜ ADAMIN CEP TELEFONU
CAN BAŞAK – ÇİN KAHVESİ - TERZİ
MEHMET ALİ KAPTANLAR – CİMRİ
ENES MAZAK - ON İKİ ÖFKELİ ADAM VE KISASA KISAS
SERDAR ORÇİN – ON İKİ ÖFKELİ ADAM
AHMET ÖZASLAN – ON İKİ ÖFKELİ ADAM
REHA ÖZCAN – GÜNEŞ BATARKEN BİLE BÜYÜK
AHMET SARAÇOĞLU – TERZİ
MURAT SARI – PAŞA PAŞA TİYATRO YAHUT AHMET VEFİK PAŞA
AZİZ SARVAN – ÇİN KAHVESİ
NİŞAN ŞİRİNYAN – ELLERİMİN ARASINDAKİ HAYAT
MERT TANIK – ÇÜRÜK TEMEL
EDİP TEPELİ – SIRÇA HAYVAN KOLEKSİYONU

YILIN TİYATRO OYUNU YAZARI
GÖKHAN ERARSLAN

YILIN TİYATRO BELGESELİ
İLK ÇEYREK – CAN DOĞAN

TİYATRO SANATINA KATKILARINDAN DOLAYI YILIN TİYATRO ELEŞTİRMENİ
RENGİN UZ

EN İYİ DEKOR
BARIŞ DİNÇEL

EN İYİ KOSTÜM
NİHAL KAPLANGI

YILIN TİYATRO OLAYI
İSTANBUL BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ ŞEHİR TİYATROLARI 100.YILI


ÇOCUK TİYATROSU ÖDÜLLERİ

OYUN YAZARI
KEREM GÖKÇER - ÇİÇEĞİM SOLMASIN
OKAN KARACA - PİTİ
GÖKÇE YAŞAR- ÜZGÜN AĞAÇLAR ÜLKESİ

YÖNETMEN
ÖZGÜR ATKIN - ALAADDİN'İN SİHİRLİ LAMBASI
LEVENT NİŞ - BARIŞ GEZEGENİ
KUBİLAY PENBEKLİOĞLU- ISLIK SEVER MAX

EN İYİ ERKEK OYUNCU
ARDA ALPKIRAY – BALON
ÖZGÜR DERELİ - HARİKALAR MUTFAĞI
CİHAN KURTARAN - ALAADDİN'İN SİHİRLİ LAMBASI
TANKUT YILDIZ - ISLIK SEVER MAX

EN İYİ KADIN OYUNCU
NURDAN KALINAĞA - ISLIK SEVER MAX
NAZAN YATGIN PALABIYIK - BALON

EN İYİ DEKOR-KOSTÜM
EYLÜL GÜRCAN - ALAADDİN'İN SİHİRLİ LAMBASI - ISLIK SEVER MAX

EN İYİ KOSTÜM
ONUR UĞURLU - ÜZGÜN AĞAÇLAR ÜLKESİ

KOREOGRAFİ
ÖZGE MİDİLLİ - BİSKÜİ ADAM
İBRAHİM ULUTAŞ - HARİKALAR MUTFAĞI

EN İYİ MÜZİK
SİNAN ARSLAN - ALAADDİN'İN SİHİRLİ LAMBASI - BALON

JÜRİ ÜYELERİ
CAN MURAT YAŞAR ŞENGEL – PINAR ÇEKİRGE – YAVUZ PAK – YILDIZ ÇİPRUT

26 Mart 2015 Perşembe

"SEVGİ-SAYGI-HOŞGÖRÜ ROTARY TİYATRO ÖDÜLLERİ 2015"


TAKSİM-BEBEK ROTARY KULÜBÜ VE ROTARY CLUB ISTANBUL-PERA III.SEVGİ-SAYGI-HOŞGÖRÜ TİYATRO ŞENLİĞİ  “2014-2015 ROTARY TİYATRO ÖDÜLLERİ” BASIN BÜLTENİ

 

08 Ekim 2014 Çarşamba akşamı başlamıştı bizim için herşey… zor bir süreçti bu , kılı kırk değil, kılı bin yaracak, detaylara inecek, aramızda kimi kez kolayca uzlaşacak, kimi zaman bir birimize kırılmasak da birkaç gün soğuk davranacak, gözgöze gelmemeye çalışacaktık. Bir oyundan diğerine nefes nefese devam edecek bir yolculuktu bu… ve ne bir dakika için çook erken, ne o tek dakika için çoook geç kalmaya hakkımız yoktu.

 

TAKSİM-BEBEK ROTARY KULÜBÜ VE ROTARY CLUB ISTANBUL-PERA III.SEVGİ-SAYGI- HOŞGÖRÜ TİYATRO ŞENLİĞİ “2014-2015 ROTARY TİYATRO ÖDÜLLERİ bu sene de geleneğini sürdürecek İstanbul Büyükşehir  Belediyesi Şehir ve İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda sergilenen oyunları değerlendirmeye alacaktı. 2014-2015'İn en iyilerini belirlemek zordu elbette... kanın terle, terin sevgi, umut ve bitmek bilmeyen uğraşlarla alaşımlandığı bir sanatın ustaları vardı karşımızda... sahnede, sahne gerisinde yaşanan tüm o telaşlar vardı. Umutlar vardı. Toplumla sahne arasında kurulan o benzersiz  organik bağ vardı. Ve hepsinden öte tiyatronun o tılsımlı gücü vardı.

 

İzlediğimiz her oyun, bir başka dünyaya taşıdı bizi...12 öfkeli adam ın öfkesiyle ürperdik, pas yürümüş metaller arasında çürüyen temeli fark ettik… çürüyen sadece temel miydi, yoksa güzel duygular mı ? Sırça hayvan bibloları tuzla buz olmuştu… avucumuzda ince cam kırıkları… dahası bir yüzyılı geride bırakmıştık… o yüzyıllık tiyatronun son yarım yüzyılına izleyici koltuğunda eşlik etmişliğimiz vardı...

 

Üçüncü yılımızda artık gelenekselleşmeye başlamış olan ödüllerimizde geçmişin yelpazesine baktığımızda bir demet mimoza misali ne güzel isimlerle buluşmuşuz;

 
2012-2013 Ödül Listesi’ne baktığımızda

 

ONUR ÖDÜLLERİ 

Nedret Güvenç

Göksel Kortay

Toron Karacaoğlu

 

YILIN TİYATRO SANATÇILARI

Vildan Gürelman

Ayşe Kökçü

Oya Palay

 

Ödülleriyle Türk Tiyatrosu Ödülleri’ne yeni bir gündoğumu getirsin istedik. Pırıl pırıl baharın esintisi yüzümüzü yalayıp geçerken…

 

Daha sonra bir yıl geçti, sayıca ve kategorisel olarak büyümeye başladı ödüllerimiz. Bir demet mimoza büyük bir vazo mimozaya dönüştü vazo içinde gelincikler de eklenerek renk cümbüşü oluşmaya başladı…

 

2013-2014 Ödül Listesi’ne baktığımızda

 

ONUR ÖDÜLLERİ

Jeyan Mahfi AYRAL

Turgut ARSEVEN

Yalçın BORATAP

Metin ÇOBAN

Zihni GÖKTAY

Argun KINAL

Alev ORALOĞLU

Serpil TAMUR

Işık YENERSU

 

YILIN KADIN SANATÇILARI

Elçin ATAMGÜÇ

Yeliz GERÇEK

Aslı İÇÖZÜ

Aslıhan KANDEMİR

Selma KUTLUĞ

Mahperi MERTOĞLU

Defne YALNIZ

 

YILIN ERKEK SANATÇILARI

Murat COŞKUNER

Nevzat ÇANKARA

Bahtiyar ENGİN

Hakan GÜNER

Ertuğrul POSTOĞLU

Aziz SARVAN

Aydın ŞENTÜRK

Cengiz TANGÖR

 

YILIN TİYATRO OYUNU YAZARLARI

Gülsün SİREN KINAL

Özen YULA

 

TİYATRO BELGESELİ

Hülya KARAKAŞ

 

TİYATRO SANATINA KATKILARINDAN DOLAYI TİYATRO ELEŞTİRMENLERİ

Hayati ASILYAZICI

Hami ÇAĞDAŞ

Yaşar İLKSAVAŞ

 
Şimdi, bir yıl daha geçti… Sayıca ve kategorisel olarak daha da büyümeye başladı ödüllerimiz.  Örnek olarak “Çocuk Tiyatrosu Ödülleri” kategorisi eklendi… Ödül konusunda eksik olan bu alan umarız kaliteyi en üst seviyeye çıkarmaya ön ayak olur…  Büyük bir vazo mimozaya dönüşen ve vazo içinde gelinciklerle renk cümbüşü oluşturan ortama, vazo vazo ve renk renk laleler ve sümbüller eklendi… Buram buram bahar kokusu içimize işledi…

Ve şimdi son toplantının sonuçlarını açıklama zamanı… 2014-2015’ in en iyilerini saptarken bir şeyi ayrımsadık  en iyinin en iyisini bulmak zordu…  bir oylama daha yaptık… ve aşağıda yer alan isimler böylece saptanmış oldu..

 

2500 yıl öncesinden gelen o güzelim ses... Dionisos'un sesi mi yoksa... alkışlara karışan o güzel ses… perdenin bir kez daha hızla açılışı… işte herkes ayakta... onları alkışlıyoruz… yüreğimizle, beynimizle, tüm yaşanmışlıklarımızla… onların gözbebeklerinde kendimizi görüyoruz... tanımı güç bir mutluluk bu… onur…  ve işte o isimler…

 

2014-2015 ROTARY TİYATRO ÖDÜLLERİ

 

ONUR ÖDÜLLERİ

ÜSTÜN AKMEN

NERGİS ÇORAKCI BAŞAK

İBRAHİM GÜNDOĞAN

NİLGÜN GÜRKAN

ENGİN GÜRMEN

ORHAN HIZLI

CENGİZ ÖZEK

FUNDA POSTACI

CANDAN SABUNCU

OSMAN ŞENGEZER

FİKRET TERZİ

CELİLE TOYON

ENGİN ULUDAĞ

ALİYE UZUNATAĞAN

ERHAN YAZICIOĞLU

 

YILIN YÖNETMENLERİ

MELAHAT ABBASOVA

ARİF AKKAYA

ENGİN ALKAN

YILDIRIM FİKRET URAĞ

 

YILIN KADIN SANATÇILARI

SEVİL AKI – SIRÇA HAYVAN KOLEKSİYONU

İREM ARSLAN AYDIN – KISASA KISAS

ZEYNEP ERKEKLİ – CİMRİ

EBRU AYTÜRK EVREN –SEVGİLİ HAYAT

YEŞİM GÜL – SEVGİLİ HAYAT

EZGİM KILINÇ –SHAKESPEARE

YEŞİM KOÇAK – ÇÜRÜK TEMEL ve VAKTİ GELDİ

DERYA KURTULUŞ OKTAR – CİBALİ KARAKOLU

MAHPERİ MERTOĞLU – KOMŞUM HİTLER

ASLI ÖNGÖREN -  KERBELA

OYA PALAY – ÇÜRÜK TEMEL

AYŞEN SEZEREL – ÖLÜ ORDUNUN GENERALİ

AYŞECAN TATARİ –SIRÇA HAYVAN KOLEKSİYONU

 

YILIN ERKEK SANATÇILARI

ALİ GÖKMEN ALTUĞ – ON İKİ ÖFKELİ ADAM

ARDA AYDIN – BİR YAZ GECESİ RÜYASI- ÖLÜ ADAMIN CEP TELEFONU

CAN BAŞAK – ÇİN KAHVESİ - TERZİ

MEHMET ALİ KAPTANLAR – CİMRİ

ENES MAZAK - ON İKİ ÖFKELİ ADAM VE KISASA KISAS

SERDAR ORÇİN – ON İKİ ÖFKELİ ADAM

AHMET ÖZASLAN – ON İKİ ÖFKELİ ADAM

REHA ÖZCAN – GÜNEŞ BATARKEN BİLE BÜYÜK

AHMET SARAÇOĞLU – TERZİ

MURAT SARI – PAŞA PAŞA TİYATRO YAHUT AHMET VEFİK PAŞA 

AZİZ SARVAN – ÇİN KAHVESİ

NİŞAN ŞİRİNYAN – ELLERİMİN ARASINDAKİ HAYAT

MERT TANIK – ÇÜRÜK TEMEL

EDİP TEPELİ – SIRÇA HAYVAN KOLEKSİYONU

 

YILIN TİYATRO OYUNU YAZARI

GÖKHAN ERARSLAN

 

YILIN TİYATRO BELGESELİ

İLK ÇEYREK – CAN DOĞAN

 

TİYATRO SANATINA KATKILARINDAN DOLAYI YILIN TİYATRO ELEŞTİRMENİ

RENGİN UZ

 

EN İYİ DEKOR

BARIŞ DİNÇEL

 EN İYİ KOSTÜM

NİHAL KAPLANGI

 

YILIN TİYATRO OLAYI

İSTANBUL BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ ŞEHİR TİYATROLARI 100.YILI

 

ÇOCUK TİYATROSU ÖDÜLLERİ (13 NİSAN 2015 TARİHİNDE AÇIKLANACAKTIR)

OYUN YAZARI

YÖNETMEN

EN İYİ ERKEK OYUNCU

EN İYİ KADIN OYUNCU

EN İYİ DEKOR

EN İYİ KOSTÜM

KOREOGRAFİ

EN İYİ MÜZİK

 

JÜRİ ÜYELERİ

CAN MURAT YAŞAR ŞENGEL – PINAR ÇEKİRGE – YAVUZ PAK –  YILDIZ ÇİPRUT