GELİNCİLİKLERLE
KASIMPATILARIN DANSI – 10 KASIM’DAN 24 KASIM’A BİR YELPAZE – YENİDEN BAKIRKÖY
BELEDİYE TİYATROSU VE MÜTHİŞ BİR PRODÜKSİYON “BEN O İSTANBUL’U ÇOK SEVDİM” VE
USTALARIN USTASI ÖZEN YULA – TİYATRO BİR
EĞLENCE DEĞİLDİR – MUMLAR VE YANSIMALARI -
ANKARA’DAN PARİS’E TERÖRE KARŞIYIM – KEREM YILMAZER’E SAYGI ...
Not: Bu yazı esasında 10 Kasım 2015 tarihinde yazılmaya başlanmıştı tam
yayınlanması için yönlendireceğim gün Paris Faciası ortaya çıkınca yollamak
içimden gelmedi. Beklettim. Şimdi ise belki biraz uzun olacak, belki de bir
çorba, belki de en güzel yazılarımdan birisi,
ama bütünlüğünü korumaya çalışacağım.
Yıl 1966... Kadıköy’de Moda’da Leylek Sokak’da bir köşk... Anaokulu ve
İlkokulun ilk üç senesini okuduğum okulum Özel Örnek İlkokulu... Artık bu tarz
okullar kalmadı ne yazık ki... Sevinç Atasagun Hanımefendi’nin sahibi ve okul
müdürü olduğu bu okulda her seviyeden birer şube vardı.Güzel geleneklere bağlı
olarak güzel insanlar yetiştiren bu okul hayatıma çok büyük değerler kattı
tıpkı ilkokulun daha sonraki iki sınıfını okuduğum Berihan Erdem ve Rahmi Erdem
çiftinin sahibi olduğu Özel Kadıköy
Lisesi İlkokul Kısımı gibi. Anılar beni rahat bırakın...
Geçtiğimiz iki yıl Kampüs ve Okul Müdürü olarak görev yaptığım kurumda da
çocukluğumun aynasını yansıttım ve bu çocukluğumun geleneğini devam ettirttim.
Bu sene çalıştığım kurumda da bu geleneğin yaşadığını gördüm ve gurur duydum.
Bugün 24 kasım 2015... Başta sevgili anneciğim olmak üzere eğitim
dünyasında hayatta olmayan tüm öğretmenlerimizi saygı ile anarken, hayatta
olanların ellerinden öpüyorum. Hepinizle aynı meslekte olmaktan gurur
duyuyorum. Bana bugüne gelmemde destek olan, beni bir oya gibi işleyen bir harf öğrenmemde katkısı
olan herkesin kulu kölesi olayım...
Kasımpatılardan yavaş yavaş gelinciklerin naifliğine geçmek istiyorum. “Ben
O Istanbul’u Çok Sevdim” oyunundan bahsediyorum. Gelincikler ne kadar naif ve
asil ise bu oyun da o kadar naif ve asil. Oyunu izlediğiniz zaman “Gelincikler”
ne anlama geliyor anlayacaksınız. Oyunu Türk Tiyatrosu’nun yüz akı Özen Yula
yazmış ve yönetmiş, ama ne yönetmiş... Muhteşem kelimesi yetersiz
kalıyor... Şiddet gören kadınlar için Gelincik projesi başlatılmıştı
bildiğiniz gibi. Bir yandan da kadın hareketinde Kardelen vs simgeleri var.
Onlara gönderme mahiyetinde. Bütün gelincikler 3. Sahnede griye dönüşüyorlar.
Ben gelinciklerin kendi güzellikleriyle yetinmek istiyorum ve kadınlarımızın en
değerli varlıklarımız olduklarını tekrar etmek istiyorum...
Gelelim
oyuncularımıza... Sizden özür dilemem gerek Sayın Zeyno Eracar sizin
başarılarınızı daha önceden takip edemediğim için... Büyük bir yetenek, büyük
bir oyunculuk, sahneye bir insan bu kadar mı yakışır ? Avuçlarım kızarana kadar
sizi ayakta alkışlamak benim için büyük bir gurur. Bundan sonra sizi yakından
takip edeceğim sizi bıktırana kadar. Yolunuz açık alkışınız bol olsun.
Hüseyin Durak,İlkin Tüfekçi/Tuğba Yarbağ, M.Sercan Yener
ekip olarak tek tek mükemmeller. Bu oyunu kimbilir kaç kez daha izleyeceğim.
Ayçın Tar dekor tasarım’da mucizeler yaratmış. Bir gün gelip sahibi bulunduğum
“Tiyatro Caniko” maddi durumlarını düzeltirse kendisinden bir dekor bile rica
edebilirim. Sadık Kızılağaç yılların getirdiği deneyimin dinginliğini
hissettiriyor. Yakup Çartık ise her zaman ki deneyiminin zirvesinde, kutlarım.
Esas konuma gelince; ben oyunu tam Ankara’da yaşanan
facianın ertesi günü izledim. Bugüne kadar da bu yazıyı yazmak için çok
bekledim nedeni de polemiklerden her zaman olduğu gibi uzak kalmak istememdir. Bu
arada tabiatıyla ilgili tiyatroyu da polemiklerden uzak tutmak benim için çok
önemli. Bu konu ile ilgili polemikleri bilerek takip etmedim. Paris faciası
sonrasında da bu yazı ile bu konuyu anlatmak ihtiyacını hissettim. Yas
süresinde tiyatro faaliyetleri olmalı mı olmamalı mı ? Tiyatro bir eğlence midir değil midir ? Binaya girdiğimizde fuayede kocaman bir
masada fotoğrafını gördüğünüz mumlar vardı. Salona geçtiğimizde ise sahnenin
bir yanında tek bir mum yanıyordu. Oyunun sonunda ise ilgili tiyatronun
sahnedeki en deneyimli oyuncusu aşağıdaki metni okudu. Ve mum söndürüldü.
Hoş
geldiniz. Öncelikle BBT olarak dün Ankara'da yaşanan, barışa karşı yaplan
vahşeti kınıyoruz. Tiyatromuzu, perdemizi kapatmadık çünkü BBT, tiyatronun
eğlence sektörünün bir parçası gibi gösteriliyor olmasını kabul etmez. Aksine ;
ısrarla, bir algı, idrak ve yorum sanatı olduğunu savunur. Tiyatronun
iyileştirici, birleştirici gücüne ve düşünsel yolculuğuna inanır. Hayat var
oldukça tiyatro devam etmelidir. İşte en çok da bu yüzden, hayatı
durdurmak isteyenlere "dur" dememize destek olduğunuz için, beraber
olabildiğiniz , beraber kalabildiğiniz , hayatı durdurmadığınız için iyi ki
geldiniz. Barışı durdurmak isteyenlere inat geldiniz. /
Biz tiyatroda
kaybettiklerimiz için mum yakarız çünkü pervaneler ışığa gider. Bugün tüm
kayıplarımız için "bu mumu" yaktık. Oyun bitince, mum söner ve
kayıplarımızın ruhları göğe yükselir. Fuayedeki mumlar sizler için.
Söndürebilirsiniz.
Dünyanın neresinde olursa olsun, Ankara olur Paris olur fark etmez teröre
her zaman karşıyım. Bu arada 20 Kasım 2003 tarihinde kaybettiğimiz Kerem
Yılmazer Ağabeyimi bir kez daha saygı ile anıyorum.Göksel Kortay Ablamızın her
zaman yanında olduğumu da tekrarlamak istiyorum. Kerem Yılmazer Ağabeyin
anısına saygıyla...
Biz tiyatroda kaybettiklerimiz için mum yakarız çünkü pervaneler ışığa
gider. Oyun bitince, mum söner ve kayıplarımızın ruhları göğe yükselir...
“Sevgi-Saygı-Hoşgörü” felsefem sizlerle olsun.
“C’est La Vie !” yani “Hayat Bu !”
24 11 2015
Can Murat Yaşar Şengel