GURUR DUYMAK… “ÜZGÜN AĞAÇLAR ÜLKESİ”… GÖKÇE YAŞAR… YEŞİM
KOÇAK… SELİN TÜRKMEN… “ANKET DEFTERİ” RÖPORTAJLARIM DEVAM ETMEKTE… MERT TURAK… İÇİM
KAN AĞLIYOR, İÇİM ÜŞÜYOR, NE YAPMAM GEREK BİLEMİYORUM…
Bugün 22 Şubat 2015 benim gurur günüm… Biolojik kızım olmasa
da kızım gibi gördüğüm, yazarım-asistanım-oyuncum-kızım-öğrencim Gökçe
Yaşar’ın “Üzgün Ağaçlar Ülkesi” çocuk oyunu
İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nda “Perde!” dedi yani “Premiere”
yaptı… En ön sıradan gururla izledim.
Oyun sonunda ayakta alkışlamamı Gökçe uygun karşılamadı ama sonunda ben
dayanamayıp fırladım… Daha önce sahibi bulunduğum “Tiyatro Caniko” da iki oyunu
sergilenen Gökçe’m artık kendi kanatlarıyla uçmaya başladı. “Benim tiyatrom
dışında bir tiyatroda oyunun oynandığı zaman yazar olarak kendini bir kez daha
bana ispatlayacaksın.” dedim aylar önce.
Biraz kırılsa da bir şey diyemedi bana beni kırmamak için. Bir oyunu şimdi
İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda, hem de yüzüncü yılda. Nasıl
kıskandım bilemezsiniz (J)… Geçen sene “Mesleğin konusunda seçimini sadece tiyatro
üzerine yapsaydın şu anda Şehir Tiyatroları’nda önemli bir yerdeydin.” demişti
bana Nedret Güvenç Ustamız. “Konuk” oyuncu ya da yönetmen ya da yazar
olarak bile o havayı soluyamayacağımı
düşündüğüm tiyatrocuların yuvası
“Güzellikler Evi” ne kızım olarak gördüğüm Gökçe’m girdi ne mutlu bana.
Kalemine, yüreğine sağlık sevgili kızım… Nice “Premiere” lere hep birlikte…
Oyunu babası Sevgili İbrahim Yaşar ile yan yana izledik. Oyun bittiğinde
gözlerimizdeki gurur yaşları ile birbirimize sarıldık. Keşke sevgili Meleğimde
bugünü görebilseydi. Eminim ki o da bir yerden izledi gurur duyarak gökyüzünde
parıldayan yıldızım Süheylam ve Paşa babayla beraber.
Muhteşem bir yönetmenlik yapmışlar Yeşim Koçak ve Selin
Türkmen… Sevgili Selin’in başarılarını
hep izlerim ama ilk kez karşılıklı olarak konuşabildik, tabii ki bu benim hatam
ve geç kalmışlığım. Yeşim’ime gelince o da benim bir kızım bundan sonra bu
klasmana koydum kendisini. Hayat felsefem olan Fransızca cümleciğim “C’est La
Vie!” yani “Hayat Bu!” tam bugüne uyuyor. Anlamı bu; çok mutlu da olsan çok
mutsuz da dünya dönüyor. Hayatta neler
yaşanırsa yaşansın acısıyla tatlısıyla Yeşim’im elinde sihirli değneğiyle ve
Selin’i de yanına alarak mucizeler yaratmışlar. Oyun öncesi kulise girdiğimizde
ilginç bir sohbete şahit oldum Yeşim’im ile “Dahi Yönetmen” olarak
adlandırdığım bir duayen arasında. Yeşim çocukların oyunu izlerken nerelerde
nasıl tepki vereceklerini düşünüyordu gayet tabii olarak. Ustamızda hepimizin
bir zamanlar çocuk olduğunu ilk izlediği oyunu hatırlamasını söyleyince ben çok
etkilenip kendi geçmişime daldım gittim cevap karşısında. Yeşim’im ilk oyun
olarak ailesinin onu “Kral Übü” oyununa
götürdüğünü söyledi. Geçmişte Yeşim Koçak ile Pınar Çekirge –Yavuz Pak
röportajında da bulunmuştum. O akşam düşünüp derya deniz kültürün nereden
geldiğini çözmeye çalışmıştım. Kafamdaki puzzle bugün yerine oturdu. İşte
ailenin sanatı çocuklarına sevdirmelerini sağlamalarının bir örneği daha. Ben
kendim ile ilgili hep yazıyor ve
söylüyorum ya “Ben Tepebaşı Dram Tiyatrosu’nda şu oyunları izledim.” diye… İşte aynısı…
Sevgili Yeşim ve Selin o kadar temiz ve güzel bir iş çıkartmışsınız ki
emeğinize sağlık, kutlarım tüm içtenliğimle.
Bugün bir kızım daha oldu. Yıllardır hep karşılaşıp bir türlü
konuşamadığımız Sevgili Begüm Yazıcıoğlu. Bu oyunda Yönetmen Yardımcıları’ndan
birisi aynı zamanda. Bu oyunda çok ama çok emeği var. Benim gibi oyunu ilk
okuyanlardan ve hayran olanlardan. Dramaturg Sinem Öztürk, Sahne Tasarımı
Taciser Sevinç muhteşemsiniz. Kostüm
Tasarımı ve Onur Uğurlu tek kelime ile mükemmel. Oyun sonunda boynuna sarılıp
kutladım sevgili Onur’u. Gökçe’min şarkı sözlerini bestelenmeden okumuştum. Selim
Can Yalçın gerçekten döktürmüş. Kendisini hem oyuncu olarak hem müzik
bağlamında zaten “Genious” olarak görürüm. Bugüne kadar karşılıklı bir kelime
konuşmuşluğumuz yok ama kendi tiyatro aşkımın geçmişini kendisinde görüyorum.
Bu konuyu kimse için yazmamıştım sevgili
Selim Can Yalçın, bu da benden size …Işık
Tasarımı Murat Özdemir, Efekt Tasarımı Can İşitmen tek kelimeyle harika. Özge
Midilli her zaman için favori listemde en yukarıda zaten, koregrafi harikulade.
Oyun sürecinde yan duvardaki aydınlatma ormanı sonsuzlaştırmıştı.
Oyuncuları ayrı ayrı yazmayacağım. Tam bir ekip çalışmasıydı.
Ama Buğra Can, Can, diğer Can’a ve Emre’ye hayran kaldım. Tiyatro Caniko devam
ederse ya da başka bir yerde, birgün birlikte aynı sahnede olmak için neler
vermezdim. Bizler dört Can ve bir Emre olarak neler başarırdık? Aman bu arada bu seneki tiyatro oğullarım
Sadık ve Murat kırılırlar şimdi. Onları da alırız ve belki de “Championship
Season” oyununu oynarız bir kaç yıl sonra kim bilir ve Yeşim’im de yönetir.
Ah, rüyalar gerçek olsa. Tüm oyuncuların pırıl pırıl alınlarından öperim, her
damla teriniz için hakkınızı helal ediniz. Emeğiniz karşılığında bir seyirci
olarak benden size tüm haklarım eğer varsa helal olsun.
Çıkarken seyircilerden bir hanımefendi bu oyun “Gezi Parkı”na
ithaf edilmeliydi diye bir yorum yaptı. İzleyip siz de yorumlarsınız !
Haydi çocuklarımızı tiyatroya götürüyoruz. “Üzgün Ağaçlar
Ülkesi” oyununu kaçırmayın.
Bu arada 14 Şubat 2015 tarihinde "Sevgililer Günü" mesajı yazarken
iki cümle yazdım. "... Bana gelince bugün müthiş bir sanatçı ile müthiş
bir röportajım var "Anket Defteri" kitabım için. O sanatçı bana gore
dünyaya gelmiş geçmiş en büyük sanatçılardan birisi...” Muhteşem bir röportaj
oldu. Derya deniz bilgili müthiş bir sanatçı. Kitabıma girecek en genç sanatçı
olacak. Mert Turak ile geçirdiğimiz saatler müthişti. Aşırı heyecanlandım
röportaj sırasında... Heyecandan bazı soruları hızlandırdım... Gelecekte daha
büyük başarılar onunla olsun... Efendi, mütevazı, kültürlü, her rolün adamı...
Üç aydır bugünü bu röportajı bekliyordum... Sonunda muradıma erdim... Kimbilir
daha hangi oyunlarda izleyeceğiz bu dev sanatçıyı. “Çark” olsa Başar Sabuncu’dan,
“Delifişek” olsa John Patrick’den, “Aquarium” olsa Aldo Nicolai’dan, “Tiyatroda
Bir Yaşam” olsa David Mamet’den, “Paşa Annem” de Assulai rolü olsa Eli Ssaghi’den...
Saydıklarımın hepsini de oynasa bir tanesini de oynasa altın yaldızlı taç
onundur benim fikrime ve kalbime göre. 27 Şubat 2015 sonrası haftada en az bir
röportajım var. Nedret Güvenç, Pınar Çekirge, Yavuz Pak, Mert Turak... Daha
kimler var... Sürprizlerden bazıları... Toron Karacaoğlu, Serpil Tamur, Engin
Gürmen, Argun Kıral, Gülsün Siren, Defne Yalnız, Metin Çoban, Selma Kutluğ,
Elçin Atamgüç, Mahperi Mertoğlu, Aslı İçözü, Ezgim Kılınç, Zeynep Erkekli şu
ana kadar onayı izini alınmış isimler. Diğer sürprizlerimi bekleyiniz... Bu
röportaj için sevgili Mert Turak’a hayatımda yaşadığım en güzel on günden
birisini bana yaşattığı için şükranlarımla... Mert Turak Fan Club üyelerine,
Tiyatro Caniko’dan Sadık ve Murat’a desteklerinden ötürü teşekkür ederim.
Şu anda içim kan
ağlıyor, içim üşüyor, ne yapmam gerek bilemiyorum... Yirmi üç yıldır verdiğim
kültür savaşında, tiyatro savaşında bu sezon Gökçe Yaşar kızımın “İçimdeki
Düşman-Leke” oyununu hazırlamaya başladık. Çalıştık hem de büyük bir özveriyle.
Oyun satışı ile ilgili olarak en az bin adet sivil toplum örgütüne oyun oynama
teklifi yolladık... Sponsor arayışında en az yüz kuruluşa ulaştım. Ama ne yazık
ki... Olumlu ya da olumsuz bir tek cevap
yok... İşte sanata verilen önem bu mu ? Ne yapmam gerekiyor ? Broşür yazımı
hazırlandı... Afişler hazırlandı... Davetiyeler hazırlandı... En az yirmi prova
paylaşıldı... Masraf yapıldı... 27-28 Şubat ve 01 Mart 2015 tarihinde salon
kiralandı... Kültür Bakanlığı Devlet Desteği’ne layık görüldüğümüz için Temmuz
ayına kadar nasıl yirmi beş oyun yetişecek.
Eskiden bir sezonda en az kırk oyun oynayan tiyatroya bir tek oyun teklifi
gelmemesi... Gözümden yaş akıyor, içim yanıyor... Ne yapmalıyım ? Çocuğum
olarak adlandırdığım tiyatromu öldürmeli miyim ? Değirmenlerle savaşa devam mı
etmeliyim? Buzdolabına mı kaldırmalıyım ? Çaresizlik bu olsa gerek... Fikirlerinizi
bana yazar mısınız ? Yalnızlığıma, kırık kalbime, gözyaşlarıma ilaç
olursunuz...
“Sevgi-Saygı-Hoşgörü”
felsefem sizinle olsun.
“C’est La Vie !”
yani “Hayat Bu !”
25 02 2015
Can Murat Yaşar
Şengel
canmuratyasarsengel.blogspot.com